Başvuruyla İlgili Karşılaşılabilecek Hukuki Sorunlar

Turizm işletmesi belgesi alma sürecinde, başvuru sahipleri çeşitli hukuki ve idari engellerle karşılaşabilir. İlk olarak, işletmenin mevcut durumu ile turizm mevzuatının gerekleri arasında uyumsuzluklar bulunması süreci tıkayabilir. Örneğin, bir tesisin belediyeden aldığı ruhsat geçici veya koşullu ise, bu durumda belge başvurusu yapabilmesi için öncelikle bu koşulu gidermesi gerekebilir. Yine tesisin imar durumu belirsizse veya yapı kullanım izni yoksa, Bakanlık belgelendirme yapmadan önce bu eksiklerin giderilmesini bekler. Bu durumlar, başvuru sahibini yerel idarelerle olan izin işlemlerini tamamlamaya zorlayabilir ve süreci uzatabilir.

Bir diğer engel, tesisin niteliksel standardını yükseltme zorunluluğudur. Bazı işletmeler, belediye ruhsatıyla düşük standartlarda faaliyet gösterirken, Bakanlık belgesi alabilmek için yatırım yaparak belli iyileştirmeler yapmak durumunda kalır. Örneğin, yangın alarm sistemi kurmak, engelli erişimi sağlamak, oda sayısını veya donanımını artırmak gibi yatırımlar gerekebilir. Bu gereklilikler hukuki bir engel olmaktan ziyade fiili/teknik engel gibi görünse de bunların yapılmaması hukuki olarak belge alamama sonucunu doğurur. Nitekim yönetmelik gereği engelli erişilebilirliği konusunda getirilen yeni yükümlülükler vardır: Örneğin havuzlu tesislerin engelli havuz asansörü kurması, iskele olmayan plajlı tesislerin belirli sayıda engelli plaj sandalyesi bulundurması artık zorunludur ve belli bir tarihe kadar yapılmazsa idari yaptırımlara tabi olur. Dolayısıyla, başvuru sahibi tesis, belgelendirme sürecinde bu tür teknik/hukuki yükümlülüklere uyum sağlamak zorundadır.

Her tesisin yükümlülükleri ve karşılaşabileceği hukuki problemler birbirinden farklıdır. Tesisin fiziki koşulları, bulundukları bölge, tabi oldukları imar durumları vb. her türlü detay karşılaşılabilecek problemleri benzersiz kılmaktadır. Belgelendirme, sürdürülebilirlik ve yasal uyum süreçlerinde konunun profesyoneli olan hukukçulardan alacağınız danışmanlık vasıtasıyla hem zamanınızdan hem de uğrayacağınız maddi zararlardan tasarruf edebilirsiniz.

Turizm işletmesi belgesi alındıktan sonra hukuki sorumluluklar daha da artmaktadır. Bakanlık, belge verdikten sonra işletmeleri düzenli veya habersiz denetimlerle kontrol etmeye devam eder. Bu denetimler, 2634 sayılı Kanun’un 37. maddesi ve ilgili Denetim Yönetmeliği uyarınca yapılır. Belgeli işletmelerin, mevzuatta belirtilen nitelikleri koruması, tarifelerine uyması, tüketici haklarına riayet etmesi ve yasal uyum prosedürlerini gerçekleştirmesi zorunludur. Aksi takdirde idari yaptırımlarla karşılaşır. Kanun, yaptırımları üç kademede düzenlemiştir: uyarma, idari para cezası ve belge iptali

  • Uyarma: İşletmenin işletme ve hizmetlerinde görülen kusur veya eksikliklerde Bakanlık önce uyarma cezası verebilir. Uyarma, denetim elemanları raporu ile tespit edilen aksaklıkların yazılı olarak bildirilmesi ve işletmenin bunları düzeltmesinin istenmesidir. Uyarma cezası, 2634 sayılı Kanun gereği kesin olup, işletme tarafından doğrudan yargıya taşınması genelde mümkün olmamaktadır.
  • İdari Para Cezaları: Kanun’un 33. maddesinde öngörülen hallerde Bakanlık, belge sahibi işletmeye para cezası uygulayabilir. Örneğin, Bakanlığın onayladığı fiyat tarifesinin üzerinde fiyat uygulanması, belgesinde kayıtlı kapasitenin üzerinde müşteri konaklatılması, mevzuata aykırı alkollü içki sunumu gibi durumlar 2634 sayılı Kanun m.33 kapsamında para cezası nedenleridir. Para cezaları, ihlalin türüne göre kanunda belirtilen miktarlarda kesilir. Ceza, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde ödenmezse 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Kanunu hükümlerine göre tahsil yoluna gidilir. İşletme, para cezasına karşı 7 gün içinde Bakanlık nezdinde itiraz edebilir; itirazlar Bakanlık bünyesindeki Değerlendirme Kurulu tarafından incelenir ve en geç bir ay içinde karara bağlanır. Kurul, cezayı aynen onaylayabilir, miktarını değiştirebilir veya iptal edebilir. Para cezasına karşı idari itiraz yolu kullanıldıktan yargı yoluna gidebilir.
  • Belge İptali: Belgeli işletme, mevzuata aykırı faaliyetlerini uyarılara rağmen düzeltmez veya Kanun’un 34. maddesinde sayılan ağır ihlallerden birini gerçekleştirirse belgesi iptal edilir. Örneğin, işletmenin faaliyet konusu dışında faaliyette bulunması, ruhsatsız ek bina/yapı kullanması, can ve mal güvenliğini tehlikeye sokacak durumların devam etmesi, sürdürülebilir turizm sertifikasının süresi içinde alınmaması ya da birbirini izleyen uyarılar sonrası aynı ihlallerin tekrarı halinde Bakanlık turizm işletmesi belgesini iptal etmeye yetkilidir. Belge iptali, en ağır idari yaptırımdır; belgesi iptal edilen tesis, turizm sektöründe faaliyet izin belgesini kaybetmiş olur.

Başvuru sürecinde veya sonrasında idarenin vermiş olduğu kararlara karşı başvuru sahiplerinin hukuki itiraz hakları bulunmaktadır. Öncelikle, Bakanlık işlemlerine karşı idari itiraz yolları sınırlıdır. Başvurunun reddi gibi işlemlerde doğrudan doğruya Bakanlık içinde hiyerarşik itiraz mercii öngörülmemiştir. Yani turizm belgesi alamayan bir işletme, kararı değiştirtmek için Bakanlık içinde farklı bir makama başvuramaz. Bunun yerine, genel hükümlere göre yargı yoluna başvurulabilir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca, idari işlemlere karşı 60 gün içinde idare mahkemesinde iptal davası açılabilir. Turizm işletmesi belgesi başvurusunun reddi de bu kapsamda, tebliğden itibaren 60 gün içinde dava konusu edilebilir. Benzer şekilde, belge iptali, para cezası gibi işlemler için de 60 günlük dava süresi vardır.

Dava açılması halinde, işletmelerin yürütmeyi durdurma talep etme hakları da vardır. Özellikle belge iptali veya ruhsat iptali gibi işlemlerde, mahkeme sonucunu beklemek ekonomik olarak yıkıcı olabileceğinden, idare mahkemesinden yürütmenin durdurulması istenebilir. Mahkeme, işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğacağı ve işlemin açıkça hukuka aykırı olduğu kanaatine varırsa yürütmeyi durdurma kararı vererek, yargılama sonuna kadar işletmenin kapatılmasını önleyebilir.

Hukuken dikkat çeken bir husus, dava sürecinin idari başvuru sürecine etkisidir. Bazı durumlarda, idare mahkemesine dava açılması, yeni bir başvuru yapma imkanını kısıtlayabilir. Örneğin, Bakanlık geçmişte, belgesi iptal edilip yargıya taşınan tesislerin yeni belge başvurularını, yargı süreci bitene kadar değerlendirmeme eğilimindeydi. Hatta bu durum bir düzenleme ile ifade edilmişse, öğretide kişilerin mahkemeye erişim hakkını zorlaştırdığı gerekçesiyle eleştirilmiştir. Zira belge iptaline dava açan bir işletmeciye “dava sonuçlanıncaya kadar yeni başvurunuzu işlemeyiz” demek, onu dava hakkını kullanmaktan vazgeçmeye zorlayabilir ki bu hakkaniyete aykırıdır. Nitekim yargı mercileri de, böyle bir idari tutum varsa bunu zımni bir ret işlemi sayıp ayrıca iptal edilebileceğini belirtmişlerdir. Güncel uygulamada, belge iptaline uğrayan bir işletme, dava açmış olsa dahi, yeni başvuru yapıp eksiklerini gidererek belgesini geri almaya çalışabilir; idare bu yeni başvuruyu “dava var” diye reddederse, bu ret işlemi de yargıya taşınabilir. Dolayısıyla işletmeler hem yargı yolunu hem yeni idari başvuru yolunu paralel yürütebilirler.

Son olarak, idari yaptırımlara karşı da hukuki itiraz hakkı mevcuttur. Yukarıda belirtildiği üzere, para cezaları için Bakanlık bünyesindeki Değerlendirme Kurulu’na itiraz edilebilir. Kurul kararı aleyhine veya direkt cezaya karşı da idare mahkemesinde dava açılabilir. Uyarma cezaları Kanun gereği kesin olsa da bazı durumlarda işletmeler uyarının haksız olduğunu düşünüyorsa bunları da yargıya taşıyabilir; ancak uyarma sadece ihtar niteliğinde olduğundan mahkemeler genellikle esas incelemesi yapmadan davayı reddedebilmektedir.

Özetle: Turizm işletmesi belgesi başvuru süreci ve sonrasındaki denetimlerde, işletmeler hukuki olarak hazırlıklı olmalıdır. Başvurunun reddi, belgenin iptali veya idari para cezası gibi işlemlere karşı idari yargı yolu açıktır ve işletmeler 60 gün içinde ilgili idare mahkemesine dava açarak hakkını arayabilir. İdarenin hukuka aykırı bir işlem tesis ettiğini düşünen başvuru sahipleri, yürütmeyi durdurma gibi mekanizmaları da kullanarak işletme faaliyetlerini korumaya çalışabilirler.